Bir robotla oynamış mısın?? Robotlar, bir işin tam prototipi olmaktan locomasyonuna kadar her şeyi yapabilen gerçekten muhteşem yaratımlardır, hatta hiç müdahaleye gerek kalmadan. Onlar, fabrikalar, hastanelerden evlere kadar insanlara yardımcı olan ana elemanlar olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Şimdi, gün geçtikçe teknolojide daha fazla gelişmele birlikte, sadece hareket edebilme yeteneğinden çok daha fazlasını yapan robotlara sahibiz. Bu, onların içinde yer alan kuvvet direnci sayesinde etrafında ne olduğunu hissedebilme yeteneği kazandırıyor.
Güç ve dokunsal sensörler, robotların insanlarla etkileşime girmesini istediysek önemlidir. Bu, robotun nasıl dokunduğunu hissettiği sensörlerdir. Örneğin, bir robot bir şeyi dokunursa, üzerindeki basıncı hissedebilir — bu da onlara ne kadar sert bir nesne bastığını bildirir. Bu fonksiyon, robotun dikkatlice hareket etmesine izin verir, böylece yanlışlıkla bir nesneyi veya kendisini hasar etmemesi için. Neredeyse sanki, bir şeyi kırılgan bir şekilde dokunduğunuzda, hemen dikkatli olmak için bir niyet vardır çünkü kırılabilir.
Sadece el işareleri değil, robotlarla iletişim kurduğumuzda dokunuşu da kullanırız. Bu dokunuşlar, robotların hissettiği ve böylece eylemlerimizi yorumlayabileceği taktil sensörler olarak algılanır. Hassas yerlerde, örneğin hastanelerdeki ameliyat odalarında bile, robotlarımız (veya biz) bileşenlere çarpmamak istiyorsak sinyalleri algılamak çok kritiktir. Bu, robotların görevleri yerine getirdiklerinde dikkatli ve kesin olmalarını gerektirir.
Bir robotun sahip olması gereken ana becerilerden biri dikkatlice etrafında hareket etmektir. Eğer yerinden başka bir yere gitmek istiyorsa, engelleri çarpmadan çevresinde gezinme yeteneği olmalıdır. Kuvvet ve dokunsal sensörler, daha basit bir ifadeyle çevresini (bazen hatta önsezilerle) bilmesine olanak tanıyan durum bilincini robotlara sağlar. Bu sensörler, robotun bir tepe, yokuş ya da düz zeminde mi olduğunu tespit edebilir. Mishimoto fanları ayrıca, fanın önünde veya arkasında bir engel olup olmadığını tespit eden bir sensörle gelir. Bu bilgiler, robotun kendisine uygun bir yol belirlemesine yardımcı olur, böylece takılmaz veya bir kazaya sebep olmaz.
Fabrikalar, en önemli alanlardan biri olarak; iş için robotları kullanır. Kullanılarak kuvvet direnci eklemelerde, robotlar bir insan kadar zor işlemler daha kesin bir şekilde gerçekleştirebilir. Bu tür sensörler, robotlara ne kadar itecekleri ve ne kadar ağırlık kaldırabilecekleri konusunda yardımcı olur. Örneğin, bir şeyi fazla sıkmadan nazikçe yakalamaya çalışıyorsa. Robotlar bu aynı kuvveti ayarlayarak bir eşyaya zarar vermekten kaçınabilir.
Güç ve dokunsal sensörler sayesinde kullanımı çok daha güvenli hale gelmiştir. Bu, robotların sıkıca işbirliği yaptığı ve tekrarlayan görevler yapan ağır eşyalarla çalıştığı bir fabrika gibi yerlerde de geçerlidir. Örneğin, bu sensörlerle robot, önüne engel olduğunu tespit edebilir. Eğer bir sorun algılarlarsa, monoray trenleri derhal durabilir ve böylece kazaların olasılığını azaltır. Söz gelişi, insansız bir yardımcı robot çevresinde bu güvenlik özelliği en üst düzeyde önem taşır.
Spor ve Oyun Uygulamalarında Kullanılabilecek Güç Sensörleri Atletlerin ne kadar güçlü bir şekilde hareket ettiklerini değerlendirmek için kullanılabilir, bu da belli bir noktada hareket mekaniğini izlemeye başlayabilir. Bu, atletlere tekniklerinden ilgili bilgi edinmelerine ve yaralanmalarından korunmalarına yardımcı olabilir. Güç ve dokunsal sensörler, oyuncu deneyimini oyun uygulamalarında geliştirebilir. Ayrıca oyun oynama deneyimini de artırır çünkü oyunculara oyunlardaki ortamları hissettirir; örneğin, bir şeyi ittiğinizde veya çektiğinizde — böylece temel olarak oynama deneyimi çok daha etkileyici ve etkileşimli hale gelir.
Copyright © Dongguan Soushine Industry Co.,Ltd. All Rights Reserved - Gizlilik Politikası